Bugün senin 21. yaş günün. Hayatımın en kıymetli hediyesi sensin. Daha ilk tanıştığımız o Batıkaf yolculuğunda, servisin en arka koltuğunda sessizce ödevle meşgulken bile içimde bir şeylerin kıpırdadığını fark etmiştim. Yaren’in yanına oturduğum an, kahkahalarımız başlamış, dönüşte otobüsün cam kenarında çektiğimiz o ilk fotoğraf, yeni hikâyemizin ilk satırı olmuştu. O gün kaza tehlikesi atlatsak da, senden hoşlanmanın heyecanı başlamıştı bile.
Soğuk Çankırı sabahında seni Presso’da bulduğum o an, güneş gibi parlayan gözlerinle günümü ısıttın. Ara tatilde terminaldeki vedalaşmamızda kalbimin nasıl hızlı attığını hala hissedebiliyorum. O an sarılışındaki sıcaklık, tüm telaşların ötesinde en güzel andı.
Ara tatilde ilk kez sağ koltuk prensesim olduğun an, nasıl da gururla yolunu uzattığımı unutamam. Browni Intense Gold’un, senin o güçlü refleksinle buluşması, bize daha ne kadar eğlenceli anlar sakladığını gösterdi. Maçlarımda attığın o destek dolu bakış, bana güç verdi. Final maçımızda, kupayı kazandığımız o akşam, gözlerim kupadan çok seni aradı. Seninle omuz omuza, zafer anında yanımda oluşun, hayatımdaki en büyük zaferdi. Ve nihayet 26 Temmuz’da, Bahçelide yüzüğü parmağına değil, kalbime taktığın o günde, serin gecenin tatlı anısı, dünyadaki en nadide tatla yarışır oldu.
Hayatımın anlamı, iyi ki doğdun, iyi ki hayatıma girdin, iyi ki seninle her anı ayrı bir hikâye yazıyorum. 21. yaşın, geçtiğimiz her günden daha özel olsun. Senin yanında olmak her güne yeni bir umut, her anıya yeni bir renk katıyor. Nice mutlu, kahkahalı, huzurlu, sağlıklı, birlikte, el ele geçen yıllara… Seni çok seviyorum.
